XIII. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya göç etmiştir. Denizli, Konya ve Kayseri’den sonra 1277 yılında Kırşehir’e yerleşmiştir. Gençliğinde dericilik sanatını öğrenmiş, kısmen ticaretle uğraşmıştır. Önce dericilik esnafının piri, sonrada tüm Türk İslam esnafının piri olmuştur. Ahi Evran, kurduğu inanç düzeni ile esnafı uyarmış, ahlaki ve sosyal kuralları ile dayanışmayı sağlamış, ekonomik yaşamı canlandırmıştır. Ahlak ile sanatı bir ahenk içerisinde birleştirerek, Ahi Teşkilatını kurmuş ve tüm Anadolu’ya yaymıştır. Ahi Evran’ın Osmanlı devletinin kurucusu Osman gaziye Ahilik beratı verdiği, tahta çıktığı zaman, Ahi töreleri gereğince beline Ahilik kuşağı bağladığı, oğlu Orhan gazi ye büyük saygı Gösterdiği ve Ahi alayları kurarak onun fetihlerine yardım ettiği söylenir. Ahilik tasavvufi inançlar içinde, halka, Eline, Beline ve Diline sahip ol ilkesini, yani hırsızlık ver haramdan uzak durmayı, namuslu olmayı sır saklamayı, kötü söz söylememeyi telkin eden ahlaki prensiplerden yaymış. iyiye doğruya ve güzele dönük, kardeşçe yaşama ilkeleriyle Osmanlı devletinin sosyal ve ekonomik düzenini, ilk esnaf örgütü kurmuş, devletin yardımcısı olmuştur.
Her sabah Besmeleyle açılır dükkanımız, Hakka iman ederiz, fütüvvettir şanımız, Eğri varsa bizden, doğrusu elbet sizin, Hileyle, hurdası yok, helalından malım
Ahi Evran-ı Veli yaklaşık 1215 ile 1220 yılları arasında Horasan’da doğmuş, 92 yaşında Kırşehir’de vefat etmiştir. Türbesi Kırşehir’dedir.
Ahi Evran’ dan ders alınacak güzel sözler … ”Eline, diline, beline sahip ol. Kalbini, kapını, alnını açık tut.” “Ahi’nin eli, kapısı, sofrası açık olmalı; gözü beli ve dili kapalı olmalı” “Eşine, işine, aşına özen göster.” “Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Yalan söyleme. Büyüklerinden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkar ol. Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme. Eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken, affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol.” ” Gelen gelsin saadetle, giden gitsin selâmetle…” “Ahi Evran’ın Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus’a sunduğu Letaif-i Hikmet adlı kitap, sultanlara ve yöneticilere nasihat verici ve “Siyasetname” türü bir eserdir. Bu eserde halkın ihtiyaçları belirlenmekte, bu ihtiyaçların karşılanması, istihdamın, kaliteli bol ve ucuz üretimin arttırılması sırasında çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerin neler olması gerektiği şöyle anlatılmaktadır. “Allah insanı, medeni tabiatlı yaratmıştır. Bunun açıklaması şudur: Allah insanları yemek, içmek, giymek, evlenmek, mesken edinmek gibi çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Bu yüzden demircilik, marangozluk, dericilik gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi, bu meslek dallarının gerektiği alet ve edevatı imal etmek için de birçok insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu yüzden toplumun ihtiyaç duyduğu ürünlerin üretimi için gerekli olan bütün sanat kollarını yaşatılması şarttır. Bununla da kalmayıp, insanların sonradan doğacak ihtiyaçlarını karşılamak için yeni sanat dallarının meydana getirilmesi gerekmektedir.” “O halde toplumun büyük bir kesiminin sanata yönlendirilmesi ve her birinin belli bir sanat dalıyla meşgul olması gerekir ki toplumun ihtiyacı görülsün. Ahi Evran’ın kurduğu Ahilik Teşkilatı’nın eğitim anlayışı bu temel görüşe dayanmaktadır. Devlete düşen görev bu görüşe destek vererek halkın eğitilmesine ve yönlendirilmesine yardımcı olmaktır. Ahi Evran eserinde belirttiği eğitim ve öğretim konusundaki tüm önerilerini kendisi Ahi birliklerinde uygulamıştır.” (ahilik.net)
Ahi Evran’dan çağları aşan altın tavsiyeler…
İslâm âleminde daha önce de mevcut bulunan, cömertlik, mertlik, mürüvvet mânâlarına gelen ve güzel ahlâkın en yüksek mertebesi şeklinde bilinen fütüvvet teşkilâtı ile Ahî Evran’ın nasihatlerinden Ahîlik teşkilâtının umdeleri, şartları, ortaya çıktı. ”Ahî ve şeyh helâlinden kazanmalıdır. Teşkilât mensuplarının hepsi sanat sâhibi olmalıdır. Cömert olup yoksullara yardım etmelidir. Âlimleri sevmeli, gereken hürmeti göstermelidir. Namazlarını zamânında kılmalı, kazâya bırakmamalıdır. Alçak gönüllü olmalı, fakirleri sevmelidir. Nefsine hâkim olup, haramlardan kaçınmalıdır. Beylerin, zenginlerin kapısına gitmemelidir.
Bir Ahînin üç şeyi açık olmalıdır:
1) Cömert olup eli açık olmalı, fakat isrâf etmemelidir. 2) Misâfire kapısı açık olmalı, gelene ikrâmda kusûr etmemelidir. 3) Sofrası açık olmalı, aç geleni tok döndürmelidir. Üç şeyi de kapalı olmalıdır: 1) Gözü; harama ve başkasının ayıbını görmeye kapalı olmalıdır. Kimseye sû-i zan etmemeli, yabancı kadına, kıza ve başkasının bakması haram olan yerlerine bakmamalıdır. 2) Dili bağlı olmalı, kimseye kötü söylememeli, lüzumsuz yere konuşmamalıdır. 3) Beli bağlı olmalı, kimsenin nâmusuna, ırzına, haysiyet ve şerefine göz dikmemelidir.”
Ahilere göre : Söz söylemekteki edepler dört tanedir:
– Sert konuşmamak, – Konuşurken sağa-sola bakmamak, – Sen-ben değil de siz-biz olarak hitap etmek, – El kol hareketleri ile bir şey ifade etmemek. “Ahi Evran, kalfalıktan ustalığa yükselenleri şed, yani kuşak bağlarken şu öğütlerde bulunmuş ve bu öğütler, yüzyıllar boyunca Ahilikte her şed kuşatma töreninde söylenmiştir: “Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Yalan söyleme. Büyüklerden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkâr ol. Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme, eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile, başkalarına verecek kadar cömert ol.” Bu öğütlere dayanarak Ahilikteki meslek ahlakının kuralları da şöyle sıralanabilir: Eğitimli ve bilgili olmak, rasgele ve plansız değil, planlı ve programlı yöntemli çalışma, dayanışma, kanaatkâr olmak, üretimin dayanıklı olmasına gayret etmek, tüketicinin haklarına riayet etmek, doğru ve dürüst olmak.Ahi Evren’in “Siyaset-Name” sinde (Sultanlara ve Devlet adamlarına öğütler) geçen şu görüşler, böylesi bir ileri açılımın “yazım belgesi ”niteliğindedir: “Allah insanları, yemek, içmek, giymek, evlenmek, mesken edinmek gibi bir çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Bu yüzden demircilik, marangozluk gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi, demircilik ve marangozluk da bir takım alet edevatla yapılabileceği için bu alet ve edevatı tedarik için de çok sayıda insana ihtiyaç vardır. Böylece insanın ( Toplumun) ihtiyaç duyacağı bütün sanat kollarını yaşatılması gerekir. O halde toplumun bir kesiminin sanatlara yönlendirilmesi ve her birinin belli bir sanatla meşgul olması gerekir ki toplumun ihtiyacı görülebilsin” “Osmanlı Devleti’nin büyük bir cihan imparatorluğu haline gelmesindeki sır Ahiler’in desteğini almış olmalarındandır. Osman Gazi, Orhan Gazi, Murat Gazi, Ahi olup, Ahilik beratı sahibiydiler. Fatih dönemine kadar bütün vezir, vezir-i azam (başvekil), ordu komutanları ve kadılar da Ahi kökeninden gelmekteydiler. Ahi Teşkilat’ı eğitimini tamamlamış ve yetenekleri ile devlet idaresine seçilmiş olan bu kimseler, kendilerine öğretilen ahlak, adalet, hoşgörü, kahramanlık gibi insani değerlere saygıda kusur etmemiş ve halkına hizmet etmeyi görev bilmişlerdir..” Ahi Evran ve Ahiliğin en büyük tezlerinden biri “Meslek Eğitimi”nin savunulması ve bu eğitimin son derece dikkatli kurallarına uygun bir şekilde yapılmasıydı.. Ama bizde son yıllarda meslek eğitimi yozlaştırılmış. Meslek Liselerinden üniversiteye giriş adeta imkansız hale getirilmiş; ve okulların makine parklarına önem verilmemiştir. Belki de çıkarılacak derslerden en büyüğü budur. Meslek eğitim bir ülkeyi kalkındıracak, gençlere meslek kazandıracak önemli bir eğitim biçimidir. Ama imam-hatip olayını meslek eğitimi saymak en büyük yutturmacılardan biridir. İmam Hatip Eğitimi önemlidir fakat “Üçüncü Cins” bir eğitimi gerektirir. Diğer yandan, Meslek eğitimi ihmal edilemez; yozlaştırılamaz. Ahilerin vurguladıkları da aslında budur.