Hamit'li Aşik Dursun Kaya (1934 - .... )
1934 yılında Kırşehir Kaman ilçesinin Hamit kasabasında doğdu. Küçük yaşında bir ayağı sakat kalan aşık dokuz kardeşinin en küçüğüdür. İlkokulu kasabasında okuyan aşık Dursun Kaya halen Hamit kasabasında çiftçilikle uğraşmaktadır. Dört oğlan üç kız olmak üzere 7 çocuk babasıdır. Güçlü taşlamaları ve güzelleme tarzında da şiirleri ünlüdür. Halen şiir yazmaya devam eden Hamit’li Aşık Dursun Kayan’nın zamanında plaklara okunmuş destan türünde eserleri de vardır.
İlim Kirşehir
Nasıl methedeyim Kırşehir seni
Bürünün yeşile cennet misali
Koca Buzluk sana çevirmiş yönü
Kokar burcu burcu gülün Kırşehir
Her bir yanın dağlar ile çevrili
Kılı çözü tam bağrında kıvrılı
Naldöken Dağında kuşlar yavrulu
Eser küfül küfül yelin Kırşehir
Bir yanında Mucur, bir yanın Kaman
Çiçekdağı başından hiç gitmez duman
Hacıbektaş’ta ilçen idi bir zaman
Söylese derdini dilin Kırşehir
Anadolu ya bağdaş kurup oturun
Ahi Evran, Aşık paşa; yatırın
Yunusu da öksüz koman getirin
Evliyalar diyarı ilim Kırşehir
Tarihte şanlı idin şanlı ezeli
O mübarek insan; şeyh Edebali
Göster nerde yatar ulu Türkmani
Birde Cacabeyi bilin Kırşehir
Bahar gelir türlü çiçek bezenin
Güz gelince dökülür hep gazelin
Çatıkkaş olur hep senin güzelin
Kokar burcu burcu gülün Kırşehir
Yeter Aşık Dursun; bu kadar yeter
Aşıklar dünyada Matahın satar
Gurbette vatanım burnumda tüter
Bedestendir bana çölün Kırşehir
Aşik Hasan (Nebioğlu)
Mucur’a Bağlı Geycek Köy’ ünde doğdu. Okuması olmayan Aşık Hasan’ın şiirleri ve söyleyişi ile ün kazanmış. Sevda, Doğa, Yurt ve Tanrı
Aşık Hasan Nebioğlu 1902 Geycek doğumludur. Annesi Meryem Hanım babası ise Yusuf Onbaşıdır. Eşi Zeliha Hanım aynı köyden “Balak” Omar’ın kızıdır. Şairin sekiz kız çocuğu ve üç oğlu olmuştur. Aşık Hasan, aslen Hürrem’idir. Hürrem’iler, HAREZMİ, HARZEMŞAHİ diye de adlandırılan Kıpçak (Kuman) ulusuna dahil bir Türk topluluğudur. Doğal olarak ta Kırşehir ili ve civarına damgasını vuran “HARZEM GÖNÜL SULTANLARININ” kültürel mirasını temsil eder. Elimizdeki bilgiler sınırlı olmasına rağmen şairin ataları orta Anadolu’da Kurtçu Feyzullah ile başlar, bunu “Kötü” Omar takip eder, “Kötü” Omar’ın ise Mehmet adında iki oğlu olur. Bu iki Mehmet’ten daha sonra “Ölo” Mehmet lakabını alacak şahıs şairin dedesidir. Babası Yusuf onbaşı ise “Ölo” Mehmet’in oğludur. Aşık Hasan Nebioğlu okuma yazma bilmemesine rağmen eserleri günümüze kadar gelebilmiştir. Gençlik ve genellikle de orta yaştayken kendi köyünde ve evinde kalamamıştır. Biz bunu şairin ehli sohbete ve seyahate düşkünlüğüne bağlıyoruz. Maişet tedarikini de buna eklemek gerekir. Şairin çocukluk yılları hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz, gençlik yılları ise güzel olan her şeye meyilli bir ruh haline sahiptir. Zaten bu yaşlarda şiir söylemeye başlamıştır. Şair olmanın yanı sıra manevi duyguları da yaratılışının icabı diğer akranlarından farklıdır ve tasavvufi bir derinlik içermektedir. Konya’dan İstanbul’dan bazı tarikat şeyhleri ve mürşitleri ile irtibat halindedir. Bu suretle daha önceleri güzel kadın üzerine söylediği şiirleri daha sonradan tasavvufi bir mahiyet almıştır. Okuma yazmasının olmaması kendisini yetiştirmesine engel olamamış ve bulunduğu mürşit-mürid-ihvan ortamında kıvamını bulmuştur. Yüce dağları görünce asaleti, heybeti, tek başına yapayalnız kalınca uzleti anlatmıştır. Ağrıyı sızıyı yorulmayı, küskünlüğü, darılmayı, sevmeyi, öpmeyi sarılmayı, hasreti beklemeyi gurbeti… bazen duru bir yüreği, bir çiçeği, bir tas su bir dürüm ekmeği, bazen yalın ayak terli bir gömleği, sabır ve emeği gam çekmeyi anlatmıştır.
sevgisi ile şiirler yazmıştır. 10 çocuk babası olan Acık Hasan şiirlerini “Aşık Hasan’ın Bütün Şiirleri” adlı kitabında toplamıştır.
Âşik Hasan'a Sen Nerelisin Diye Sorulunca
Yüce dağ başında kar olur kışlar
Süzer yavru şahin ötüşür kuşlar
Yağınca yağmur parlar taşlar
Dumanlı dağların dalındanım ben
Dağlar yaylasında güzeller yeter
Güzelin kirpiği ok gibi batar
Dağlar koyağında bülbüller öter
Öten bülbüllerin dilindenim ben
Dağlar secde eder hakka bükülür
Lâle sümbül mor menekşe ekilir
Dağların başına bir nur dikilir
Semaya çekilen telindenim ben
Dağlar görünmüyor dumanda pusta
Feragatli gönlüm kalmıştı yasta
Kıble tarafına gitti bir posta
Seçilip içinde kalandanım ben
Kimi gökte gider kimisi yerde
Açıldı Beytullah bir yeşil nurda
Lebbeyk ya Rasulullah çağırdın burda
Direksiz Kürreyli görendenim ben
Söylersin Hasanım dertli kelâmı
Her dem ruhuna verirsin selâmı
Şehri Medine de fahri alemi
Ravzasına yüzler sürendenim ben
Hasanla Hüseyin yanından Ali
Bu aşka düşenler olmaz mı deli
Binmişler atlara aşarlar beli
Arab’ın tam çölün bilendenim ben
İlk şafak sökmeden kalkarsan erde
Silinir gözünden ol siyah perde
Sordular âşık HASAN yurdun nerde
Kırlangıç dağının belindenim ben
Kaman Destani - Aşık Hasan Nebioğlu
Sabahleyin kalkmış mendil elinde,
Mor beliği parıldıyor dalında.
Yeni kalmış sandım Seyfe Gölü’nde
Irast geldim bir güzele Kaman’da..
Yeşil ördek gibi kanat kakışı,
Keklik gibi geri dönüp bakışı,
Ceylan gibi gerdanının nakışı,
Irasa geldim bir güzel Kaman’da..
Sabahleyin kalkmış dokunmuş seher,
Martın yedisinde tam evvel bahar,
Dururu selamına Kaman, Kırşehir
Irast eldim bir güzele Kaman’da ..
Aşık Musa
Ünlü halk ozanının, Kaman’a bağlı Savcılı Ağzı boz Köy ‘ünde Yaşadığı anlaşılıyor. Doğum tarihi bilinmemektedir. 1833 ya da 1943’de öldüğü sanılmaktadır. Ayrı bir dille şiirler yazmıştır. Saz çalarak köy odalarında şenliklerde söylediği şiirler şimdi bile halkın dilindedir. Toklumenli Aşık Said ile aynı yıllarda yaşadığı ve ona saz öğrettiği söylenmektedir.
Yareden
Bin bir ismin sahibine yalvardım,
Yaradan halimden bilmedi gitti.
Felek vurdu zel beline, bel verdim,
Varıyor dedim olmadı gitti.
Sel değdi yıkıldı gönül köprüsü,
Taş sandım, kerpiç imiş ,
Örtülmüş açılmaz hacet kapısı,
Bir dileğim kabul olmadı gitti.
Mecnun, Leyla için fırkata daldı,
Delinmedi dağlar, Ferhat’a kaldı.
Saydım derdine yanmaz mı Cihan,
Musa bu dünyadan gülmedi gitti.
Âşık Seyfullah
Aşık Said’in dördüncü oğludur. Toklumen’de doğdu. Kendi kendine okumayı öğrendi. Doğaya vurgundu. sıla özlemiyle doluydu. Çok yer gezmiş, çalıp söyleyerek, ününü her yana duyurmuştur. 20 Aralık 1972’de vefat etmiştir.
Dünyanın - Âşık Seyfullah
Alemi alemi ettin tahkikat
Kırık temelinde dalı dünyanın
Arama kimsede asla hakikat
Hayır’a açılmaz falı dünyanın.
Sakın esrarını söyleme ele
Derdin çoksa deme dertliye bile
Gıybet eder seni düşünür dile
İçi kalleş ile dolu dünyanın
Hocalar fetvayı tersine verir
Hükmü şeriatı aksine yürür
Kurşun yarasına okur, üfürür
Bozulmuş düzeni teli dünyanın,
Der Seyfullah samimi dost arama
Aldan maki merhem çalar yarama
Bir noksanın görse ister cereme
Bulanık akıyor seli dünyanın
Şirin Kırşehir Sitesi
e-posta: ŞİRİN KIRŞEHİR İNFO
Bu site Hasan Öztürk tarafından hazırlanmaktadır..
Çukur çayır